South Oaks Kumar Tarama Testi Türkçe formu güvenirlik ve geçerlik çalışması TRDizin
Kaldı ki disiplin amirinin bu şekilde kasten hakedilmemiş disiplin cezası vermesi AsCK’nun 111. Görüldüğü üzere, çoğunluğun yok hükmünde saydığı cezayı azınlık hukuka uygun görmektedir. Bölük Komutanlığına vekalet eden astsubayların disiplin cezası veremeyecekleri açık bir düzenlemeden değil, vekaletle ilgili İç Hizmet Yönetmeliğinin 34’ncü maddesi ve AsCK’nun 172’nci maddesi hükmünün yorumuna dayanmaktadır. Yani yetkisizlik olsa bile bu hukuka aykırılığın açık olduğunun söylemek güçtür. Burada yokluk halinin varlığını kabul etmek güçtür.
Genel anlamda suç oluşturmayan bazı davranışlar, ceza hukukunda uygulanan yaptırımlara benzer bir yaptırımla karşılaşırlar. Ancak bu yaptırımlar kişi bakımından adli cezaların sonuçlarını doğurmaz. Disiplin suçları da bu tür yaptırımları gerektiren hukuka aykırı fiillerdendir[27]. Bu web sitesinde bulunan her türlü bilgi ve materyal sbicen law Office tarafından yalnızca bilgilendirme amacı ile ve Türkiye Barolar Birliği’nin ilgili mevzuatına uygun olarak hazırlanmaya çalışılmıştır. Burada bulunan hiçbir bilgi hukuki tavsiye niteliği taşımamaktadır. Bu bilgilerin iletilmesi hiçbir şekilde avukat müvekkil ilişkisi oluşturmamaktadır. Bu bilgiler en son hukuki durumu yansıtmayabileceğinden okuyucular bu bilgilere dayanarak hareket etmemelidirler. Sitede yer alan bilgiler reklam amaçlı değildir ve iş geliştirmeye yönelik olarak kullanılamaz. Maddeleri kapsamındaki yargı yetkisinin münhasıran bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılması ve mahkemelerin bağımsızlığı ilkeleri ile masumiyet karinesine aykırılık oluşturmaz.
Maddede öngörülen karar ise özel bir hak arama niteliğine sahiptir veAnayasa Mahkemesi de bu kararın tedbir niteliğinde olduğuna karar vermiştir.Dolayısıyla bu karar da içeriğin hukuka aykırılığına ilişkin nihai bir kararolarak nitelendirilemez. Yukarıda belirtildiği gibi sosyal medya kullanıcılarınınHaberleşme (m.22), ifade (m\. Her oyun stili ve bütçeye uygun casinomhub casinom-hub.com seçenekleriyle, herkes için bir şeyler var. mostbet\.26, bilim ve sanat (m.27) ve basın (m.28)özgürlüklerine özel şirketler tarafından müdahale edilmesine olanak tanıyankural bir taraftan çok kısa bir sürede, kırk sekiz saat içinde kararverilmesini zorunlu tutmaktadır. Bu süre gerçek bir inceleme yapmak içinyeterli olmadığı gibi içerik sağlayıcıya haber verilmesini ve onun görüş veitirazlarının alınmasına da olanak tanımamaktadır. Diğer taraftan 48 saatiçinde karar verilmemesi halinde altıncı fıkraya göre BTK Başkanı sosyal medyaplatformuna beş milyon TL idari para cezası verebilecektir. Üstelik yasa sosyalmedya platformlarının sadece ret kararlarını gerekçeli olarak vermelerinizorunlu tutmuştur. İçeriğin çıkarılmasına karar vermeleri halinde buna ilişkin gerekçegösterme yükümlülüğü öngörülmemiştir.
- AYİM disiplin cezası saymadığı idari uyarı yazılarında ise savunma alınmasına gerek görmemektedir[883].
- Anayasanın 38 ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2.
- Maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanmaksuretiyle Anayasa Mahkemesinin gerekli gördüğü hâllerde Resmî Gazete’deyayımlandığı günden başlayarak iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi biryılı geçmemek üzere ayrıca kararlaştırabileceği belirtilmektedir.
Maddesinde güvence altına alınan adilyargılanma hakkının da bir unsuru olan masumiyet karinesi, hakkında suç isnadıbulunan bir kişinin adil bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hükümtesis edilene kadar masum sayılması gerektiğini ifade etmekte ve hukuk devletiilkesinin de bir gereğini oluşturmaktadır. Diğer taraftan kural sosyal ağ sağlayıcıların anayasal haklarınada müdahale teşkil etmektedir. Hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri, hukukdevletinin önkoşullarındandır. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayanhukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerintüm eylem ve işlemlerinde Devlete güven duyabilmesini, Devletin de yasaldüzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gereklikılar. Belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönündenherhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılırve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarınakarşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir. Kural ile sosyal ağsağlayıcılara soyut bir yükümlülük yüklenmekte ve bu yükümlülüğün çerçevesiçizilmemektedir.
İsteğe bağlıbu çerezleri yerleştirmek için açık rızanıza gerek duyuyoruz. İtiraz konusu kuralda Cumhuriyet savcısının talepname düzenleyerek görevli ve yetkili mahkemeye başvurması üzerine mahkemenin belli şartların gerçekleşmesi halinde talepte belirlenen yaptırım doğrultusunda hüküm kurmasını, aksi takdirde talebi reddederek soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla dosyayı Cumhuriyet başsavcılığına göndermesini öngörmektedir. Kural (1) numaralı fıkranın (a) bendinin (7) numaralı alt bendi yönünden incelenmiştir. Buna göre mahkemenin talepnameyi, seri muhakeme usulünün teklif yöntemi ve şüpheliye isnat olunan eylemin Kanun’da sayılan katalog suçlar içinde yer alıp almadığı hususlarıyla sınırlı olarak denetleyebileceği, bu konuda herhangi bir eksiklik tespit etmemesi hâlinde talepnamede belirlenen yaptırım doğrultusunda hüküm kuracağı anlaşılmaktadır. Kanun’un gerekçesinde de belirtildiği gibi mahkemenin talepnamede belirtilen yaptırımı değiştirme yetkisi bulunmamaktadır. Maddesinde “…yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre…” olarak tanımlanmıştır. Doktrinde, Kanun’da seri muhakeme usulünün koşullarından sayılan soruşturma evresinin sonu kavramının etkin bir soruşturma yapılmak suretiyle yeterli şüpheye ulaşıldıktan sonra dosyanın iddianame ile dava açılabilme aşamasına ulaşması olarak anlaşılması gerektiği ifade edilmektedir.
Aşağıda, daha ziyade ceza yargılaması bakımından konu incelenecektir. Cumhurbaşkanının daha önce iki defa aday olup seçildiği ve Anayasa m.101/2’nin ikinci cümlesinde yer alan “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.” hükmü ve bu hükümde yer alan “en fazla iki defa” ibaresi sebebiyle yeniden, yani üçüncü kez seçilemeyeceğine dair bir görüş bulunmaktadır. Esasen Anayasa m.101/2’nin ikinci cümlesinde aday olabilme sayısı ile ilgili sınırlama bulunmayıp, en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilme yönünde kısıtlama getirildiği görülmektedir. Anayasa m.101/2’nin gerekçesinde; “Bu maddeyle, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve görev süresinin 5 yıl olması ile bir kişinin iki defadan fazla Cumhurbaşkanı seçilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.” denilerek, Cumhurbaşkanının aday olabilme ve seçilmesi sayıları arasında fark gözetilmediği anlaşılmaktadır. Bir uluslararası andlaşmanın hükümlerinin durdurabilmesi veya sona erdirilebilmesi; Uluslararası Hukuk bakımından sözleşmede öngörülen merasime uygun olarak, iç hukukta yer alan sözleşmenin yürürlüğe girme ve kaldırılma şekline bağlı kalmak şartıyla mümkün olabilir. “Gecikmesinde sakınca bulunan hal” kavramı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun muhtelif hükümlerinde yer alan ve varlığından bahisle soruşturmalarda hakim kararı yerine cumhuriyet savcısı kararları ile iş ve işlemler yapılmasına sebebiyet veren hal olarak kendisini göstermektedir. Ceza Hukukunda “hata” kavramı, kastı kaldıran hata ile kusurluluğu etkileyen hata olmak üzere iki ana başlıkta değerlendirilmektedir. Maddesinde düzenlenirken, bu madde ile hatanın farklı hususlara ilişkin olabileceği öngörülmüştür. Kanun maddesinin fıkralarına göre genel bir şema oluşturmak bakımından doktrinde Özgenç’in ayırımından yararlanılabilir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında ayrı maddelerde düzenlenen; hem taşıdığı amaç ve hem de uygulama yöntemleri bakımından farklılık arz eden “elkoyulan eşyanın iadesi” ile “elkoyulan eşyanın elden çıkarılması” kavramları, uygulamada karıştırılabilmektedir. Bu nedenle yazımızda; elkoymanın tanımı ve amacı ile birlikte, elkoyulan eşyanın iadesi ve elkoyulan eşyanın elden çıkarılması kavramları arasında bulunan farklar açıklanacaktır. Bu yazıda tartışma konumuz; tutuklu sanığın temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması halinde SEGBİS, yani uzaktan eşzamanlı sesli ve görüntülü yöntemle duruşmaya katılıp katılamayacağı, 2.
Bu açıdan yeterli şüphe ile başlayan ceza muhakemesi sürecinde şüphenin yenilmesi, Anayasa’nın 9., 138. Maddeleri çerçevesinde yargı yetkisini kullanan bağımsız bir mahkeme tarafından delillerin serbestçe tartışılarak vicdani kanaate göre karar verilmesiyle mümkündür. Bu yönüyle mahkemenin suçun fail tarafından işlendiğine yönelik en ufak bir kuşku kalmadan maddi gerçeğe ulaşması ve kesin mahkûmiyet hükmü kurması masumiyet karinesinin bir gereğidir. Bu şartlar sağlanmadan kişinin suçlu ilan edilmesi masumiyet karinesini zedeler. Masumiyet karinesi uyarınca, bir kişinin suçlu olarak ilan edilip yaptırıma maruz bırakılabilmesi için suça konu eylemi işlediğine dair hakkındaki her türlü şüphenin yenilmesi gerekmektedir. Aksi hâlde kişi şüpheden yararlanacak ve cezalandırma yoluna gidilemeyecektir. Başka bir ifadeyle bir kişi hakkında suçu işlediğine yönelik kesin bir kanaat oluşmadığı durumlarda bu şüphe hâli mahkeme tarafından sanık lehine yorumlanarak sanığın suçluluğuna hükmedilemeyecektir. Esasen ceza yargılamasındaki maddi gerçeğe ulaşma hedefi ile masumiyet karinesinden beklenen amaç örtüşmektedir. Öte yandan hâkimin maddi gerçeğe ulaşarak kesin hüküm niteliğinde karar verme yetkisinin tam olarak varlığından söz edilebilmesi bakılan davada gerekli olan tüm unsurların hâkimin vicdan süzgecinden geçirilmesi ile mümkündür. Davada sonuca ulaşmayı sağlayan olguların varlığını, hukuka uygunluğunu son evrede takdir edebilecek yegâne süje hâkimdir. Maddeleri, yargı yetkisinin mahkemelerce serbest, noksansız ve vicdani kanaate uygun olarak kullanılmasını zorunlu kılar.
Fıkrasında; “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” diyerek, ceza hakiminin ceza takdir yetkisi için genel bir çerçeve belirlemektedir. Nihayet TCK m.61 ila m.63’de cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi bakımından uygulanacak kurallar yer almaktadır. Bu nedenle, ceza muhakemesinde maddi hakikate ve adalete ulaşabilmek için hukuk kurallarının öngördüğü çerçevede temel hak ve hürriyetlerde özlerinin zedelenmemesi suretiyle bazı kısıtlamalara gidilebilir. Ceza yargılamasında, suçlunun cezalandırılması kadar, masum kişiler ile temel hak ve özgürlüklerin korunması da önemlidir. Bu nedenle; ceza yargılamasının her ne pahasına olursa olsun adalet sağlansın düşüncesi ile gerçekleşmemesi gerektiği, maddi hakikate ulaşırken, ancak hukuka uygun yol ve yöntemlerle elde edilmiş delillerle bunun ortaya koyulmasının zorunlu olduğu bir gerçektir. Bu yazımızda; kolluk görevlileri tarafından Cumhuriyet Savcısının emir ve talimatı olmaksızın ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 140.
Ceza, hiddet ve öfke halinde verilmemelidir[329]. Hiddet ve öfke halinde verilen cezalar abartılı ve sonuçları itibariyle yanlış olabilir. Disiplin amiri ceza verme yetkisinin sınırlarını ve bu konuda uygulanması gereken hukuki kuralları iyi bilmelidir. Ceza vermek yetkisinin etkin kullanımı ancak bu sayede mümkün olabilir. Kural olarak onbaşıdan itibaren bütün amirler, emri altındaki kişilere disiplin cezası vermeye yetkilidir (AsCK m.168/1). Yine kural olarak cezayı, emir ve komuta bakımından faile en yakın rütbeli kişi olan disiplin amiri verir. Disiplin amiri maiyetinden birinin disiplin tecavüzü veya disiplin kabahati teşkil eden bir fiilini “bizzat görerek”, “ihbar” veya “şikâyet” gibi çeşitli şekillerde öğrenebilir. Bazı hallerde bir gazete veya yayın organında yayımlanan bir haber veya kulaktan kulağa dolaşan bir rivayet dahi disiplin suçunun ihbarı niteliğinde kabul edilerek ilgili şahıs hakkında disiplin soruşturmasına başlanılması için yeterli olabilmektedir[308]. Seferberlik ve savaş halinde teşkilatında disiplin mahkemesi kurulan komutan veya askeri kurum amiri, disiplin mahkemesince verilen cezanın yerine getirilmesini, hükümlünün askerliğinin bitimine veya seferberliğin sona ermesine veya barışa kadar geri bırakabilir. Subay, astsubay, Millî Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli Devlet memurları, uzman jandarma ve uzman erbaşlar; Oda hapsi cezalarında; mümkün olduğu takdirde cezayı tek başlarına belirli bir hapis odasında geçirirler.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) m.216’da düzenlenen Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunun tatbikinde dikkate alınması gereken hususlara ve uygulamada yaşanan sorunların Anayasa ile İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS) tarafından güvence altına alınan temel hak ve özgürlükler açısından yarattığı sakıncalara daha önceki yazılarımızda değinme fırsatımız olmuştu . Bu yazımızda, daha spesifik olarak, TCK m.216/3’de düzenlenen Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama suçu hakkında birtakım tespit ve değerlendirmede bulunulacak ve Anayasa Mahkemesi (AYM) ile İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) kararlarından örnekler sunulacaktır. Mahalli idare organlarının veya bu organların üyelerinin, görevleri ile ilgili suçlardan dolayı haklarında açılan soruşturma veya kovuşturma nedeniyle kesin hükme kadar görevden uzaklaştırılabilmelerinin yasal dayanağı, Anayasa m.127/4 ve 5393 sayılı Belediye Kanunu m.47/1 hükümleridir. Bu durumda olanları görevden uzaklaştırma yetkisi, İçişleri Bakanına aittir. İçişleri Bakanının görevden uzaklaştırma yetkisini kullanması zorunluluk olarak öngörülmemiş olup; anılan hükümlerde “görevden uzaklaştırılabilir” ibaresine yer verilerek, İçişleri Bakanına görevden uzaklaştırma konusunda takdir yetkisi verilmiştir. 18 Haziran 2023 günü yapılması gereken, ancak 14 Mayıs 2023 tarihine çekilmesi gündemde olan Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin deprem nedeniyle geri bırakılması mümkün değildir.